23 Eylül’de IMF’nin Sonuç Notları şeklinde Türkiye değerlendirmesi yayınlandı. IMF’nin İcra Direktörleri Kurulunda ayrıntılı olarak görüşülüp onaylandıktan sonra yayınlanacak geniş raporun bir özeti olarak adlandırılabilecek Sonuç Notlarının içeriği IMF’yi kimin çağırdığı, olası bir borç alma ihtimali tartışmaları nedeniyle arka planda kaldı. Halbuki IMF’nin Sonuç Notlarının yayınlanmasından bir hafta sonra Bakan Albayrak, Yeni Ekonomi Programını açıkladı. İkisi arasındaki benzerliklerin ve Sonuç Notlarında dikkat çekilen belli hususlarda hangi adımların atılıp atılmadığını belirlemek önem taşımaktadır, zira Sonuç Notlarının ilk sayfasında IMF’nin Yeni Ekonomi Programını beklediği ve Yeni Ekonomi Programından beklentisinin, Türkiye ekonominin karşı karşıya kaldığı sorunları açıkça belirlemesi ile bunlara uygun yetkin politikalar belirlemesi olduğu ifade edilmiştir. Bu yazıda IMF’nin Sonuç Notları incelenecek ve Yeni Ekonomi Programı ile karşılaştırılacaktır.
Sonuç Notlarında, Türkiye’nin mevcut durumu ve yapılması gerekenler için birtakım saptamalar yapılmıştır. Bunlar kısaca aşağıdaki gibidir:
Mevcut Durum
- Türkiye son 20 yılı aşkın süredir güçlü bir büyüme gerçekleştirse de dengesizlikler artmıştır. Özellikle büyümenin, giderek dış kaynaklı kredilerle finanse edilmesi ve talebe bağımlı olması sonucu Türkiye; 2018’e kendi ekonomik kapasitesinin üzerinde bir borçla girmiş ve TL’de keskin bir düşüş kaybı ile birlikle resesyon yaşanmıştır. Bu ise işsizlikte çok yüksek bir artışa neden olmuştur.
- 2019’un ilk yarısında genişleyici maliye politikası ve kamu bankalarının kredilendirme faaliyetleri sayesinde büyüme artıda devam etmektedir. IMF’nin 2019 yıl son için büyüme tahmini 0,25’tir.
- Piyasa baskısı azaldıkça TL’nin durumu iyileşmiştir; özellikle ithalatın kısıtlandırılması ve güçlü geçen bir turizm sezonunun bunda etkisi büyük olmuştur.
- Yüksek reel faiz, TL’nin istikrar kazanması, olumlu baz etkisi enflasyonun düşmesine yol açarak Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesine imkan vermiştir. Enflasyonun önümüzdeki aylarda tek haneli rakamlara düşme ihtimali bulunmakla birlikte IMF’nin yıl sonu tahmini %14’ün altındadır.
- Düzelme olsa da Türkiye ekonomisinin şu anki görünümü kırılgan olmaya devam etmektedir; zira döviz rezervi hala düşük seviyelerdedir ve özel sektörün dış borç yükü ve dış finansman ihtiyacı yüksektir. Ayrıca finans-dışı sektörlerin durumu; TL’deki değer kaybı, yüksek faiz ve düşük büyüme sonucu sarsılmıştır. Bankaların durumu iyi görünse de, TL’nin güçsüzlüğü varlık kalitesini kısıtlamaktadır.
- Türkiye’nin güçlü noktalarından biri olan düşük kamu borcu korunmasına rağmen mali açık hızla yükselmektedir ve bu da belirsizliğe yol açmaktadır.
- Sürdürülebilir büyümeye ilişkin tahminlerin zayıflamıştır ve bunun sonucu olarak büyüme tahminleri giderek düşmektedir. Ancak geniş bir reform paketi ve orta vadeli bir plan ile çözüm bulunabilir.
Neler Yapılmalıdır?
- Esas problem güçlü ve dirençli büyümeye odaklanan kısa vadeli politikaları, orta vadeli politikalara çevirmektir. Bunun için;
o Sıkı para politikası ile Merkez Bankasının kredibilitesini yükseltmesi, TL’yi desteklemesi, dayanıklı biçimde enflasyonu düşürmesi ve rezervlerini güçlendirmesi
o Orta-vadeli mali gücü destekleyecek adımların atılması
o Bankalara olan güvenin güçlendirilmesi için bankaların varlıklarının değerlendirilmesinin bağımsız kuruluşlarca yapılması, yeni stres testlerinin uygulanması ve gerekli tedbirlerin alınması
o Şirketler ve iflas mevzuatı açısından mevcut reformlara ek adımlar atılması
o Üretimin büyümesi ve ekonomik dayanıklılığın arttırılması için yapısal reformlar uygulanması
gerekmektedir.
- Merkez Bankasının faiz kararları çok agresiftir ve enflasyon ile enflasyon beklentilerinde sürdürülebilir bir düşüş olan dek faizler sabit kalmalıdır.
- Merkez Bankasının para politikası ve müdahale biçimleri kredibilitenin artabilmesi için şeffaflaştırılmalıdır.
- Gevşek maliye politikası Türkiye’nin güçlü yanı olan düşük borç yükünü tehdit ettiğinden daha fazla uygulanmamalıdır.
- Mevcut borç yükünün korunması, bütçede için GSYH %1,5’i oranında bir düzeltme yapılmalıdır. Bunun için vergi tabanının genişletilmesi, KDV’nin arttırılması ve yeknesaklaştırılması gerekmektedir. Geriye dönük ücret endekslemesinin kaldırılması, sübvansiyonların ve transfer giderlerinin tekrar gözden geçirilmesi ayrıca yapılması gerekenler arasındadır.
- Yapısal reformlara odaklanılması gerekmektedir. Özellikle kamu-özel iştiraklerinin yönetim ve idarelerini güçlendirilmesi ve bunlar için yeni bir kanun çalışması önerilmektedir.
- Türkiye Varlık Fonu gibi bütçe dışı kuruluşların kapsamı ve işlevi açıkça ortaya konulmalı ve dikkatlice izlenmelidir. Özellikle Türkiye Varlık Fonunun bütçe sürecinin dışında olması, kamu harcamalarının parçalanması riskini taşımaktadır. Ayrıca ileride yaşanabilecek menfaat çatışmalarının engellenmesi amacıyla Türkiye Varlık Fonunun yönetim yapısı gözden geçirilmelidir.
- Kredi büyümesi için atılacak adımlar sınırlı olmalıdır.
- Mevcut reformlara ek olarak iflas rejiminin güçlendirilmesi ve mahkeme dışı çözüm yollarının genişletilmesi gerekmektedir.
- Yönetişim reformları büyüme tahminlerinin güçlendirilmesine yardımcı olacaktır.
Görüldüğü üzere IMF, Türkiye’nin mevcut durumunu genel olarak çizmiş ve birtakım önerilerde bulunmuştur. Sonuç Notları her ne kadar IMF İcra Direktörleri Kurulunu bağlamasa da yine de IMF’nin mevcut görüşleri için bir yol haritası niteliğindedir. Sonuç Notlarından bir hafta sonra Bakan Albayrak’ın Yeni Ekonomi Programını açıklaması, özellikle Sonuç Notlarında bununla ilgili beklentiler yer alırken önemlidir. Yeni Ekonomi Programının, Sonuç Notları ile ne kadar uyuştuğunu veya uyuşmadığını saptamak bu bakımdan gereklidir.
Yeni Ekonomi Programı, Orta Vadeli hedefleri açıklaması bakımından Sonuç Notları ile uyuşmakla beraber, ayrıca yıl sonu %12 enflasyon beklentisi ve 0,5 büyüme hedefi bakımından da uyumludur. 2020 yılı için cari fazla hedefi, Sonuç Notlarında Türkiye’nin güçlü yanlarından olan borç yükünün az olmasının korunması önerisiyle örtüşmektedir. Ancak Yeni Ekonomi Programının mevcut durum değerlendirmesi eksiklikler içermektedir, özellikle TL’deki değer kaybı ile resesyonun asıl nedenlerine değinilmemiş ve gerçekçi bir değerlendirme yapılmamıştır. Temel Hedefler bölümünde ise, hedefler temennilerden öteye gitmemektedir; zira neyin nasıl yapılacağına ilişkin ayrıntılı bir yol haritası sunulmamaktadır. Temel Hedefler, Sonuç Notları ile genelde uyumlu olsa da ayrıntılı bir açıklama içermemekte, ayrıca nasıl gerçekleştirileceklerine ilişkin hiçbir belirlemeye de sahip değillerdir. Kamu-özel iştirakleri ile ilgili adımlar atılacağı, Merkez Bankasının fiyat istikrarını destekleyeceği, şeffaflığın yaygınlaştırılacağı, lüks ve ithal yoğun ürünlerde vergilerin artırılacağının ifade edilmesi bakımından Yeni Ekonomi Programı Sonuç Notlarını göz önünde bulundurmuş görünmektedir. Bankacılık ile ilgili bölümde yine Sonuç Notları ile uygundur. Ancak, Sonuç Notlarında özellikle Türkiye Varlık Fonunun yönetimi (Yönetim Kurulu sırasıyla: Başkan/Recep Tayyip Erdoğan, Başkan Vekili/Berat Albayrak vd.) için olan uyarının ciddiye alınmadığı görülmektedir.
Yeni Ekonomi Programı her ne kadar Sonuç Notları ile lafzi uyumluluğu sağlasa da, neyin nasıl gerçekleştirileceği konusunda herhangi bir açıklık ve ayrıntıdan yoksundur. Programda sürekli temenniler ve ilgili temennileri gerçekleştirmek üzere muayyen planların oluşturulacağından bahsedilmektedir. Yeni Ekonomi Programında yer alan Planların (ör. Yeni Ekonomi Programı Eylem Planı, İhracat Ana Planı, Turizm Ana Planı, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı, İnteraktif Vergi Dairesi Projesi, Mükellef Hizmetleri Merkezi, Tarımda Milli Birlik Projesi vd.) ne şekilde gerçekleştirileceği ise bir muammadır. Bu planların içeriği herhalde ileriki günlerde açıklanacaktır. Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti gibi bir devletin 2019-2021 Orta Vadeli Programı olarak açıklanan Yeni Ekonomi Programının, sadece 34 sayfa ile sınırlı olması ve bunun 7 sayfasının havada olan temenni tabloları, 5 sayfasının ek tablolardan oluşması, kalanının ise hedefler ve bunun için oluşturulacak -içeriği hiçbir şekilde belli olmayan- planlardan bahsedilerek açıklanması şaşırtıcıdır. Türkiye’nin mevcut ekonomik durumunun gerektirdiği; acil önlemler, disiplin, sıkı para politikası ve yetkinlik açısından ise şok edicidir. Yeni Ekonomi Programındaki hedefler bir öncekine göre daha gerçekçi olsa da, bütçede net bir bozulma vardır ve bu bozulma ile ilgili gerçekçi, ayrıntılı ve kapsayıcı bir eylem planı Yeni Ekonomi Programında maalesef yer almamaktadır.
Kaynaklar
T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Yeni Ekonomi Programı 2019-2021,https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2018/10/yeni-ekonomi-programi.pdf
Turkey: Staff Concluding Statement of the 2019 Article IV Mission, 23 Eylül 2019, https://www.imf.org/en/News/Articles/2019/09/23/mcs092319-turkey-staff-concluding-statement-of-the-2019-article-iv-mission
Eğilmez, M., 26 Eylül 2019, IMF Türkiye İçin Ne Diyor? http://www.mahfiegilmez.com/2019/09/imf-turkiye-icin-ne-diyor.html
Eğilmez, M., 30 Eylül 2019, Yeni Ekonomi Programı (2020-2022)’nin 2019 Yılı Tahminleri Üzerine Görüşler, http://www.mahfiegilmez.com/2019/09/yeni-ekonomi-program-2020-2022nin-2019.html
Comments