top of page
Writer's pictureSiyasal İktisat

Milton’ın Mitleri: Mit #8 – Robin Hahnel (Çev. Gökalp Badak)


***

Robin Hahnel’ın, Milton Friedman’ın -her biri popüler mitlere dönüşen- serbest piyasa kapitalizminin sözde erdemlerine dair iddialarını tek tek yanıtladığı yazı dizisini Siyasal İktisat için çevirdik. Hahnel sekizinci yazıda "piyasaların verimli olduğu" mitini ele alıyor.

***



Mit#8: "Piyasalar Verimlidir."


[Siyasal İktisat’ın ABC’si] Dördüncü bölümde piyasaların kıt ama bereketli kaynaklarımızı dağıtırken yardımsever ve görünmez bir el tarafından olduğu kadar art niyetli ve görünmez bir ayak tarafından yönlendirildiğine inanmak için tüm nedenleri inceledik. Milton Friedman ve makbul sayılan anlayış rağmen piyasaların kaynakları verimsiz şekilde tahsis ettiğine inanmak için iyi sebepler olduğunu keşfettik ve şu sonuca vardık:


Alıcı ve satıcı için karşılıklı fayda sağlamaya elverişli anlaşmalar ekonomik verimlilik ile karıştırılmamalıdır. İşlem maliyeti ve bedava faydalanan problemleri (free rider problems) nedeniyle bazı tercih türleri sürekli olarak yetersiz temsil edildiğinde, tüketiciler tercihlerini piyasa fiyat sistemindeki yanlılıklara (biases) göre ayarladığında ve böylece bu yanlılıklarıarttırdığında ve üretken davranıştan kaynaklanan piyasa alışverişlerinden dolayı çoğu zaman olduğu gibi karların, maliyetleri tarafların üzerine dışsallaştırdıkça yükseltilebileceğinden dolayı, teori, serbest piyasa alışverişinin genellikle kıt ama bereketli kaynakların yanlış tahsis edilmesi ile sonuçlanacağını öngörür. Üstelik, piyasalar, neredeyse her zaman olduğu gibi, tam rekabetçi olmadığında ve yine her zaman yaptığı gibi, anında dengelenemediğinde, sonuçlar çok daha kötüdür.


Baskı yapıldığında, tüm ekonomistler dışsallıkların, rekabetçi olmayan piyasa yapılarının ve piyasa dengesizliğinin tahsis verimsizliğine yol açtığını kabul ederler. Anaakım iktisatçılar kapitalizmi verili kabul ettikleri için, aralarındaki tartışma “piyasa başarısızlığı” ya da “hükümet başarısızlığı”nın daha kötü olup olmadığıdır. Yani, anaakım iktisatçılar kendi aralarında, dışsallıklar, rekabetçi olmayan piyasa yapıları ve dengesizliklerden kaynaklanan verimsizlikleri azaltmayı amaçlayan hükümet politikalarının, ortadan kaldırdıklarından daha büyük verimsizlikler yaratıp yaratmadığını tartışırlar. Muhafazakar anaakım iktisatçılar, siyasetçilerin ve bürokratların şahsi çıkarları adına verimliliği harcadıklarında hükümet başarısızlığının tehlikelerinin altını çiziyorlar. Liberal anaakım iktisatçılar, piyasa başarısızlıklarından kaynaklanan verimsizliğin, yalnızca iş dünyasının özel çıkarlarını temsil eden muhalefet sayesinde üstesinden gelinebilirse, sorumlu hükümet politikalarıyla ne kadar azaltılabileceğini vurgularlar.


Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, siyasal iktisatçılar, kapitalizmin verimsizliklerini ve eşitsizliklerini iyileştirme girişimlerimizde genellikle ana-akımdaki liberallerin yanında yer alırlar. Ancak siyasal iktisatçılar, biz piyasa başarısızlıklarının olumsuz etkilerini ne kadar azaltmaya çalışırsak çalışalım, en iyi çabaların bile çeşitli teorik ve pratik nedenlerle gerçekten arzu edilen bir ekonomiye erişemeyeceğini de vurgulamaktadır. Anti-tröst politikası, endüstrileri daha rekabetçi hale getirmek için kullanılabilirken, büyük firmaları parçaladıklarında dağıtım verimliliğinin yararına olacak şekildesıklıkla ölçek ekonomilerinden ve dinamik verimlilikten ödün verirler. Dahası, açık bir şekilde kamu yararına hizmet edildiğinde bile, son Microsoft anti-tröst davasının kanıtladığı gibi, kurumsal gücün karşısına çıkan anti-tröst davalarını kazanmak zordur.En ayrıntılı makroekonomik tahmin modellerinde bile farkedilmesi imkansız olan belirsizlikler ve spekülatif dinamiklerle dolu reel ekonomilere “ince ayar” yapmak için maliye ve para politikalarını kullanmak, teorik modellerden bekleneceğinden çok daha zordur. Ayrıca siyasal iktisatçılar, giderek daha fazla entegre olan küresel ekonominin ve güçlü yerli ticari çıkarların, genellikle etkili mali politikayı ve para politikasını engellediğini önemle belirtmektedirler.


Sektörel dengesizlikler farklı türde bir dengesizlik ve verimsizlik oluşturmaktadır. Bir endüstri, alım satım yaptığı sektörlerden daha yavaş genişlediğinde, genel büyümeyi geciktiren ve ilgili endüstrilerdeki üretim kapasitelerini yetersiz kullanan bir "darboğaz" haline gelebilir. Yol gösterici planlama veya sanayi politikası, sektörel dengesizliklerden kaynaklanan verimsizlikleri önceden tahmin ederek farklı vergi ve kredi politikaları ile bu dengesizlikleri azaltmaya çalışır. Darboğazlar olarak tanımlanan endüstriler, büyümelerini teşvik etmek için daha düşük işletme vergileri ve imtiyazlı kredilerle kayırılırken, ilgili endüstrilerden daha hızlı genişleyen "artık endüstriler" bir şekilde yüksek vergiler ve kredi imtiyazları ile yıldırılmaktadır. Hükümetin piyasadan daha iyi tahminde bulunup bulunamayacağı, ayrımcı vergi ve kredi politikalarının yolsuzluğa davetiye çıkarıp çıkarmadığı ve ekonomik elitlerin planlama sürecine hakim olması nedeniyle yol gösterici planlamanın ekonomik demokrasiyi azaltıp azaltmadığı, ana-akım ve siyasal iktisatçılar tarafından benzer şekilde sorulan sorulardır.


Velhasıl, Milton Friedman'ın bizi inandırmak istediğinin tam aksine: Özel teşebbüs ve piyasaların her ikisi de kabul edilemez eşitsizliklere neden olur. Özel teşebbüs ve piyasaların her ikisi de önemli verimsizliklere neden olur. Ve özel girişim ve piyasaların her ikisi de, büyük çoğunluğu, etkilendikleri dereceyle orantısız biçimde ekonomik karar alma sürecine katılmaktan mahrum bırakıyorlar ve bir siyasi özgürlük siperi olmaktan çok büyüyen bir tehlike olarak duruyorlar. Bir sonraki bölümde inceleyeceğimiz gibi, bu eksiklikleri gidermek için çok şey yapılabilir ve iyi tasarlanmış müdahaleler uygulandığında sonuçlar önemli ölçüde iyileştirilebilir. Ancak hasarı hafifletmek, sorunların temel nedenini çözmekle aynı şey değildir ve olağanüstü gayret ve fedakarlıkla elde edilen kazanımlar, reform hareketleri aksadığında, zayıfladığında veya basitçe eskidiğinde her zaman tamamlanmama riski altındadır.


154 views0 comments

Comentários


bottom of page